Aslinda baskasinin basarisizligi ve alternatif sunamayisi basariyi yakalamaktaki en kolay ve ucuz yontem. Ancak ekonomik gostergelerde iyilesme saglamak o kadar da kolay bir is degil. Bu isin iyi bir ekonomi yonetimi olusturmak, populist davranislardan kacinma, mali disiplini saglamak gibi on kosullari vardir ki maalesef her baba yigit hukumetin harci olamamistir Turkiye'de. Elbet bir de kuresel kosullar "yuru bakalim" derse kimse tutamaz o zaman bizi.
Eger Turkiye ekonomisinin ozellikle 1980 sonrasi izledigi gidisata bakilirsa 2002 sonrasi AKP'li donemin onemli ekonomik gostergeler acisindan bir basari tablosu sundugu acik. Elbet cari acik ve issizlik gibi konularda henuz yapilmasi gerekenler cok ancak surdurulebilir ekonomik buyume, mali disiplin (su secim donemini bir kenara birakirsak) ve uluslararasi ekonomik kuruluslarla kurulan iyi iliskiler hukumetin onemli basarisi. Finansal piyasalar acisindan baktigimizda da bir iyilesme egilimi goruluyor gibi ancak hala bu yuksek faiz oranlariyla Turkiye'nin risk primi cok yuksek ve bunun ekonomi uzerinde buyuk bir maliyeti var.
Peki son yillarda gorulen gorece iyilesmelerin kaynagi konjonkturel mi yoksa AKP'nin basarisi midir? Bunu ayristirmanin bir yolu yordami var midir acaba? Bu noktada en guvenilir sonuclari sanirim ayni klasmanda yaristigimiz gelismekte olan dunya ekonomilerinin ekonomik tablolarini Turkiye ile kiyaslama yaparak gormemiz mumkun.
Ornegin yukaridaki grafik bazi gelismekte olan ve BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Cin) diye gruplandirilan ekonomiler ile Turkiye'nin son 5 yillik GSMH oranlarindaki buyumeyi gostermektedir. (Kaynak: IMF World Outlook) Sadece tek bir ekonomik gostergeye baktigimizda ve gelisen dunya ekonomileri ile kiyasladigimizda aslinda Turkiye'de olanlari bir mucize olarak gormek mumkun degildir. Henuz bir yil once yani 2001 yilinda buyuk bir ekonomik kriz yasayarak daralan bir ekonominin 2002 ve sonrasinda potansiyel seviyesini yakalama yonunde tirmanisa gecmesi olagan disi bir durum degil. Ama ozellikle 80'lerden sonra pekcok hizli ekonomik kalkinma trenini kaciran bir ekonomi halinde olmak Turkiye'ye bicilen bir kader degildi. Singapur'u, Kore'yi ve hizla diger gelisen bu ekonomileri zamaninda ic gecirerek izlerken bu ekonomik buyume trenini kacirmamiza defalarca kizdik. Biliyoruz ki bu ekonomik buyumenin kosullarini hazirlamak siyasi otoriteden ayri dusunulebilinecek bir durum degil. Bizleri bu ekonomik buyume trenine bindirenin AKP iktidari oldugunu soylemek, oncesinde yapilan yapisal degisiklikleri gormezden gelmek anlamina gelir ki bu da dogru bir yargi olmayacaktir ancak en azindan kabul etmek gerekir ki, sagladigi siyasi istikrar ve kararlilik sayesinde hukumet kosullar cercevesinde basarili sayilir, secim sonuclari da bu gorusu dogrular nitelikte.
Ancak daha alinmasi gereken cok yol var gibi gorunuyor. Ekonomik bir basarayi surdurebilir kilmak onu yakalamaktan cok daha zor bir durumdur. Hukumetin oncelikle saglanan bu basarilarin surdurebilir olmasi dogrultusunda calismasi gerekli. Diger yandan sosyal guvenlik, calisma kosullari konularinda koklu degisiklikler ve elbet artik su gundemden dusmeyen odemeler dengesi acigi konusunda belirli tedbirler alinmasi gerekli. Yukaridaki grafikte goruyoruz ki kiyasladigimiz tum gelismekte olan ekonomiler icerisinde odemeler dengesi acisindan en olumsuz tablo sergileyen ulke Turkiye ve egilim hizli bir cari acik seklinde seyretmekte. Bu ve diger alinmasi gereken onlemler AKP'nin cicegi burnunda ekonomi kurmayi Mehmet Simsek tarafindan pekcok kez dile getirildi. Umariz bu soylemleri icraate gecmis olarak gormemiz mumkun olur.
Etiketler: ekonomik buyume, güncel, siyaset, türkiye
Bu yorum yazar tarafından silindi.